Ilay
New member
Baklaya Hangi Baharat Konur? (Ve neden herkesin bu konuda bir fikri var?)
Selam sevgili forumdaşlar!
Bugün mutfakta demlenen, ama aslında sofradan çok karakterleri ortaya çıkaran bir konuyla geldim: Baklaya hangi baharat konur?
Evet, yanlış duymadınız! Kuru bakla, taze bakla, zeytinyağlı bakla fark etmez… Ama o tencerenin başına geçen herkesin, içindeki ruh hâlini ele veren bir baharat tercihi var. Kimi kimyonla dünyayı kurtarır, kimi dereotu ile barışı sağlar, kimi de karabiberi fazla kaçırıp mutfağı diplomatik krize sürükler.
Hazırsanız, biraz gülelim, biraz düşünelim, biraz da birbirimize “Sen baklayı öyle mi yapıyorsun gerçekten?” diye şaşıralım!
---
Bakla: Mutfaktaki diplomatik kriz elçisi
Bakla, mutfakta bir nevi Birleşmiş Milletler gibidir. Kiminle aynı tencereye girse tartışma çıkar.
Kimyoncular “Gaz yapmasın diye şart!” diye bastırırken, nane cephesi “Ama tadı boğar o kimyon!” diye itiraz eder.
Zeytinyağlıcılar ise uzaktan bir sesle bağırır: “Bizimkine dereotu dışında dokunan yanar!”
Bu noktada erkekler genelde stratejik düşünür:
“Bak, kimyon koyarsan hem mide rahatlar hem protein emilimi artar.”
Kadınlar ise daha empatik yaklaşır:
“E ama misafir sevmiyor, geçen sefer yüzü düştü, dereotu daha zarif olur.”
Sonuç?
Tencerede bir baharat koalisyonu kurulmazsa, sofrada sessiz gerginlik başlar.
---
Kimyon cephesi: Bilim, mantık ve burun deliklerini zorlayan strateji
Kimyon, baklanın en eski dostlarından biridir ama biraz baskındır. Koydun mu kokusuyla sofranın yönünü değiştirir.
Erkek forumdaşlarımız genelde bu noktada bilimsel açıklamaları sever:
“Gaz giderici etkisi var kardeşim, fermentasyonu dengeliyor.”
Evet, doğru. Ama o sırada sofrada oturan biri içinden şöyle der:
“Fermentasyon mu dedin sen, ben dereotunun naifliğini özledim…”
Kimyonun bir avantajı vardır: Baklayı “ciddiye alır”. Yani “Bu yemeği ben yaptım ve planım vardı!” der adeta.
Yani kimyon koyan biri genelde hayatında da liste tutar, yapılacaklar defteri vardır, tatilde bile rota çizer.
Bir forumdaş bunu şöyle özetlemişti:
> “Baklaya kimyon koyan, ilişkilere Excel tablosuyla girer.”
---
Dereotu lobisi: Estetik, zarafet ve biraz pasif-agresif doğallık
Şimdi gelelim dereotuna.
Dereotu koymak, mutfakta “Ben doğayı dinliyorum.” demenin zarif bir yoludur.
Kadın forumdaşlarımız genellikle bu tarafta toplanır. Çünkü dereotu, sadece tat değil; duygu da katar.
“Bakla biraz buruk, biraz alıngan bir sebze. Dereotu onu yumuşatıyor.” derler.
Erkekler ise bu açıklamayı duyunca “O zaman baharat değil terapi bu!” diyerek kahkaha atar.
Ama dereotu bir başka açıdan tehlikelidir: Koymayı unutursan, pişmanlık garantidir.
Sonradan üstüne serpiştirsen bile o ilk dokunuşun eksikliği hissedilir.
Tıpkı yanlış zamanda söylenmiş bir söz gibi.
Yani dereotu, sadece baharat değil, biraz da iletişim sanatı aslında.
---
Sarımsak ve nane ittifakı: Cesurların kulübü
Forumun “gözü kara” üyeleri var; onlar baklaya sarımsak koyar.
Sarımsaklı bakla, “Ben buradayım!” diyen bir tabaktır.
Bir yandan mideyi ferahlatır, bir yandan sofradaki utangaç sessizlikleri bozar.
Ama risklidir: Yanına yoğurt gelmezse tadı açıkta kalır.
Yani sarımsak, destek ister.
Bir forumdaş şöyle yazmıştı geçenlerde:
> “Baklaya sarımsak koydum, eşimle üç gün konuşmadık ama midem çok rahattı.”
> İşte buna diyorum ben baharat bedeli!
Nane ise tam tersi; barıştırıcı, diplomatik, kibar.
Biraz üstüne serpiştir, bir anda sofrada hava değişir.
Yani nane, “yumuşak güç”tür.
Kimyonla kavga eden tencereyi bile sakinleştirir.
Kısacası, sarımsak gürültü yapar; nane ilişki kurtarır.
---
Karabiber, tuz ve diğer sessiz güçler
Karabiber, baklanın sessiz ama derin gücüdür.
Sahnede fazla görünmez ama eksik olunca hemen hissedilir.
Bir nevi ilişkilerdeki o “sessiz kahraman” gibidir.
Yemekle uyumlu, güvenilir, biraz da cool.
Tuzu ise zaten konuşmaya gerek yok; o olmadan hiçbir baharat işe yaramaz.
Tuzsuz bakla, esprisiz bir forum konusu gibidir: Kimse ikinci kez bakmaz.
---
Bakla ve burçlar (Çünkü forumda her şey burçla bitiyor)
• Koç: Kimyonu kepçeyle döker, “Bakla gaz yapmaz, insan yapar.” der.
• Boğa: Dereotuna tapar, sofrayı şiir gibi kurar.
• İkizler: Her seferinde farklı baharat dener; sonuçta hep “Fena olmadı ya.” der.
• Yengeç: Anne tarifini harfiyen uygular, ama her defasında “Keşke anneminki gibi olsa” diye iç çeker.
• Aslan: Üzerine kavrulmuş badem serper, “Sunum da tat kadar önemlidir.” der.
• Başak: Gram gram ölçer, baharatın tarihine kadar okur.
• Terazi: “Kimyon mu, nane mi?” diye saatlerce karar veremez.
• Akrep: Sarımsakla birlikte ruhunu da tencereye katar.
• Yay: “Ben Thai usulü bakla yaptım.” deyip hindistan ceviziyle çıkar karşına.
• Oğlak: Stratejik yaklaşır, “Bu sefer klasik yapalım, risk almayalım.” der.
• Kova: Zerdeçal ve chia tohumu ekler, “Deneysel mutfak sanatı bu.” der.
• Balık: Dereotu koyarken dua eder, “Bu yemek duygusal dengeyi sağlasın.” diye fısıldar.
---
Sonuç: Bakla baharatla değil, niyetle pişer
Günün sonunda anlıyoruz ki, baklaya konulan baharat aslında kişinin ruh hâlinin özeti.
Kimyon koyan stratejiyle, dereotu koyan duyguyla, sarımsak koyan cesaretle, nane koyan nezaketle hareket ediyor.
Bir tencere bakla, bir forum tartışması kadar çok fikir üretiyor.
O yüzden sevgili forumdaşlar, soruyorum size:
Siz hangi takımdansınız?
#TeamKimyon mu, #TeamDereotu mu, yoksa #BenSarımsakKoymadanYaşayamam mı?
Gelin bu başlığı birlikte baharatlandıralım.
Belki de sonunda yeni bir sentez buluruz: #KimyotDereyonKarışımı
Ve unutmayın…
Hayatta olduğu gibi mutfakta da bazen en güzel tarif, tartışmanın ortasında bulunur!
Selam sevgili forumdaşlar!
Bugün mutfakta demlenen, ama aslında sofradan çok karakterleri ortaya çıkaran bir konuyla geldim: Baklaya hangi baharat konur?
Evet, yanlış duymadınız! Kuru bakla, taze bakla, zeytinyağlı bakla fark etmez… Ama o tencerenin başına geçen herkesin, içindeki ruh hâlini ele veren bir baharat tercihi var. Kimi kimyonla dünyayı kurtarır, kimi dereotu ile barışı sağlar, kimi de karabiberi fazla kaçırıp mutfağı diplomatik krize sürükler.
Hazırsanız, biraz gülelim, biraz düşünelim, biraz da birbirimize “Sen baklayı öyle mi yapıyorsun gerçekten?” diye şaşıralım!
---
Bakla: Mutfaktaki diplomatik kriz elçisi
Bakla, mutfakta bir nevi Birleşmiş Milletler gibidir. Kiminle aynı tencereye girse tartışma çıkar.
Kimyoncular “Gaz yapmasın diye şart!” diye bastırırken, nane cephesi “Ama tadı boğar o kimyon!” diye itiraz eder.
Zeytinyağlıcılar ise uzaktan bir sesle bağırır: “Bizimkine dereotu dışında dokunan yanar!”
Bu noktada erkekler genelde stratejik düşünür:
“Bak, kimyon koyarsan hem mide rahatlar hem protein emilimi artar.”
Kadınlar ise daha empatik yaklaşır:
“E ama misafir sevmiyor, geçen sefer yüzü düştü, dereotu daha zarif olur.”
Sonuç?
Tencerede bir baharat koalisyonu kurulmazsa, sofrada sessiz gerginlik başlar.
---
Kimyon cephesi: Bilim, mantık ve burun deliklerini zorlayan strateji
Kimyon, baklanın en eski dostlarından biridir ama biraz baskındır. Koydun mu kokusuyla sofranın yönünü değiştirir.
Erkek forumdaşlarımız genelde bu noktada bilimsel açıklamaları sever:
“Gaz giderici etkisi var kardeşim, fermentasyonu dengeliyor.”
Evet, doğru. Ama o sırada sofrada oturan biri içinden şöyle der:
“Fermentasyon mu dedin sen, ben dereotunun naifliğini özledim…”
Kimyonun bir avantajı vardır: Baklayı “ciddiye alır”. Yani “Bu yemeği ben yaptım ve planım vardı!” der adeta.
Yani kimyon koyan biri genelde hayatında da liste tutar, yapılacaklar defteri vardır, tatilde bile rota çizer.
Bir forumdaş bunu şöyle özetlemişti:
> “Baklaya kimyon koyan, ilişkilere Excel tablosuyla girer.”
---
Dereotu lobisi: Estetik, zarafet ve biraz pasif-agresif doğallık
Şimdi gelelim dereotuna.
Dereotu koymak, mutfakta “Ben doğayı dinliyorum.” demenin zarif bir yoludur.
Kadın forumdaşlarımız genellikle bu tarafta toplanır. Çünkü dereotu, sadece tat değil; duygu da katar.
“Bakla biraz buruk, biraz alıngan bir sebze. Dereotu onu yumuşatıyor.” derler.
Erkekler ise bu açıklamayı duyunca “O zaman baharat değil terapi bu!” diyerek kahkaha atar.
Ama dereotu bir başka açıdan tehlikelidir: Koymayı unutursan, pişmanlık garantidir.
Sonradan üstüne serpiştirsen bile o ilk dokunuşun eksikliği hissedilir.
Tıpkı yanlış zamanda söylenmiş bir söz gibi.
Yani dereotu, sadece baharat değil, biraz da iletişim sanatı aslında.
---
Sarımsak ve nane ittifakı: Cesurların kulübü
Forumun “gözü kara” üyeleri var; onlar baklaya sarımsak koyar.
Sarımsaklı bakla, “Ben buradayım!” diyen bir tabaktır.
Bir yandan mideyi ferahlatır, bir yandan sofradaki utangaç sessizlikleri bozar.
Ama risklidir: Yanına yoğurt gelmezse tadı açıkta kalır.
Yani sarımsak, destek ister.
Bir forumdaş şöyle yazmıştı geçenlerde:
> “Baklaya sarımsak koydum, eşimle üç gün konuşmadık ama midem çok rahattı.”
> İşte buna diyorum ben baharat bedeli!
Nane ise tam tersi; barıştırıcı, diplomatik, kibar.
Biraz üstüne serpiştir, bir anda sofrada hava değişir.
Yani nane, “yumuşak güç”tür.
Kimyonla kavga eden tencereyi bile sakinleştirir.
Kısacası, sarımsak gürültü yapar; nane ilişki kurtarır.
---
Karabiber, tuz ve diğer sessiz güçler
Karabiber, baklanın sessiz ama derin gücüdür.
Sahnede fazla görünmez ama eksik olunca hemen hissedilir.
Bir nevi ilişkilerdeki o “sessiz kahraman” gibidir.
Yemekle uyumlu, güvenilir, biraz da cool.
Tuzu ise zaten konuşmaya gerek yok; o olmadan hiçbir baharat işe yaramaz.
Tuzsuz bakla, esprisiz bir forum konusu gibidir: Kimse ikinci kez bakmaz.
---
Bakla ve burçlar (Çünkü forumda her şey burçla bitiyor)
• Koç: Kimyonu kepçeyle döker, “Bakla gaz yapmaz, insan yapar.” der.
• Boğa: Dereotuna tapar, sofrayı şiir gibi kurar.
• İkizler: Her seferinde farklı baharat dener; sonuçta hep “Fena olmadı ya.” der.
• Yengeç: Anne tarifini harfiyen uygular, ama her defasında “Keşke anneminki gibi olsa” diye iç çeker.
• Aslan: Üzerine kavrulmuş badem serper, “Sunum da tat kadar önemlidir.” der.
• Başak: Gram gram ölçer, baharatın tarihine kadar okur.
• Terazi: “Kimyon mu, nane mi?” diye saatlerce karar veremez.
• Akrep: Sarımsakla birlikte ruhunu da tencereye katar.
• Yay: “Ben Thai usulü bakla yaptım.” deyip hindistan ceviziyle çıkar karşına.
• Oğlak: Stratejik yaklaşır, “Bu sefer klasik yapalım, risk almayalım.” der.
• Kova: Zerdeçal ve chia tohumu ekler, “Deneysel mutfak sanatı bu.” der.
• Balık: Dereotu koyarken dua eder, “Bu yemek duygusal dengeyi sağlasın.” diye fısıldar.
---
Sonuç: Bakla baharatla değil, niyetle pişer
Günün sonunda anlıyoruz ki, baklaya konulan baharat aslında kişinin ruh hâlinin özeti.
Kimyon koyan stratejiyle, dereotu koyan duyguyla, sarımsak koyan cesaretle, nane koyan nezaketle hareket ediyor.
Bir tencere bakla, bir forum tartışması kadar çok fikir üretiyor.
O yüzden sevgili forumdaşlar, soruyorum size:
Siz hangi takımdansınız?
#TeamKimyon mu, #TeamDereotu mu, yoksa #BenSarımsakKoymadanYaşayamam mı?
Gelin bu başlığı birlikte baharatlandıralım.
Belki de sonunda yeni bir sentez buluruz: #KimyotDereyonKarışımı
Ve unutmayın…
Hayatta olduğu gibi mutfakta da bazen en güzel tarif, tartışmanın ortasında bulunur!