İmza inkar edilirse ne olur ?

Senai

Global Mod
Global Mod
İmza İnkar Edilirse Ne Olur? Gerçek Hayattan Bir Bakış ve Hukukun Sessiz Çatışması

Selam dostlar,

Geçen yıl iş sözleşmemdeki bir madde yüzünden oldukça sıkıntılı bir süreç yaşadım. Bir gün elime bir icra tebligatı geçti ve içinde adımı, kimlik bilgilerimi, ama tanımadığım bir sözleşmeyi gördüm. En altta da “benim imzam” vardı — ya da öyle sanılıyordu. O an hissettiğim şey öfke değil, şaşkınlıktı: “Peki ben imzamı inkar edersem ne olur?” İşte bu yazıyı yazmamın sebebi o deneyim; çünkü öğrendim ki imza yalnızca bir kalem izi değil, hukuki kimliğin ta kendisi.

İmza İnkarı Nedir ve Ne Anlama Gelir?

Hukukta “imza inkarı”, bir belgedeki imzanın kişiye ait olmadığının ileri sürülmesidir. Yani bir kişi, kendisine ait olduğu iddia edilen imzanın sahte olduğunu veya kendi rızası dışında atıldığını iddia ettiğinde “imza inkarı” ortaya çıkar. Türk Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 209. maddesine göre, eğer imzalı bir belge “özel belge” statüsündeyse ve imza inkâr edilirse, belge artık “kesin delil” sayılmaz.

Bu durumda mahkeme, imzanın gerçekten kişiye ait olup olmadığını grafolojik inceleme ve bilirkişi raporu ile araştırır.

Ancak burada kritik nokta şudur:

İmza inkarı, “Benim değil,” demekle bitmez; bunu ispat yükümlülüğü vardır. Bu nedenle, mahkeme sürecinde delil yükü, iddiayı ileri süren tarafa geçer.

Gerçek Vakalar ve Uygulamadaki Karmaşa

Türkiye’de her yıl on binlerce dava imza inkarı nedeniyle uzuyor. Adalet Bakanlığı 2024 Yargı İstatistik Raporu’na göre, 2023 yılında açılan özel hukuk davalarının %12’si doğrudan “imza incelemesi” talebiyle gündeme gelmiş. Ortalama bilirkişi inceleme süresi ise 4,5 ay.

Bir örnek:

2022’de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin kararına konu olan bir olayda, bir iş insanı adına düzenlenmiş 200.000 TL’lik senetteki imzayı reddetti. Bilirkişi raporu, imzanın %90 oranında benzerlik taşıdığını ancak “tam eşleşme” olmadığını belirtti. Sonuç olarak mahkeme imzanın “şüpheli” olduğunu kabul edip borçlu lehine karar verdi.

Bu örnek şunu gösteriyor:

İmza inkarı yalnızca teknik bir mesele değil, aynı zamanda adaletin ince bir terazisi. Bir hata, bir kişinin tüm ekonomik veya mesleki hayatını etkileyebiliyor.

Erkeklerin Stratejik Yaklaşımı: Risk ve Çözüm Odaklı Perspektif

Forumlarda ya da hukuk danışma gruplarında erkek kullanıcıların imza inkarına yaklaşımı genellikle stratejik ve pratik çözüm arayışına dayanıyor.

Örneğin “hangi bilirkişi daha güvenilir?”, “grafoloji ücretini kim öder?” veya “itiraz süresi kaç gün?” gibi teknik sorular ön planda. Bu tutum, hak arama sürecinde planlama ve sonuç odaklı düşünmenin bir yansıması.

Bir avukat arkadaşım şöyle demişti:

> “Erkek müvekkiller genelde belgeleri analiz etmekle başlıyor; kadınlar ise sürecin duygusal yükünü paylaşıyor. Ama en iyi sonuç, iki yaklaşım birleştiğinde çıkıyor.”

Verilere bakalım:

Türkiye Barolar Birliği 2024 Meslek Analizi raporuna göre, erkeklerin dava sürecinde stratejik hazırlık oranı (önceden belge toplama, tanık listesi hazırlama vb.) %72 iken, kadınların hukuki danışmanlık alma oranı %78. Bu veriler iki farklı yönün birleştiğinde güçlü bir dava bilinci ortaya çıktığını gösteriyor.

Kadınların Empatik Yaklaşımı: İlişkisel Adalet Arayışı

Kadınların imza inkarına yaklaşımı genellikle “adaletin insani boyutu” üzerinden şekilleniyor.

Birçok kadın kullanıcı forumlarda “İmzamın sahte olduğunu kanıtlamak için aylarca uğraştım, ama asıl yıpratan beklemekti” diyor. Bu tür ifadeler, yargı süreçlerinde duygusal yükün ne kadar ağır olduğunu gösteriyor.

Bu empatik yaklaşım, hukukun “soğuk” yönüne insanî bir denge getiriyor. Çünkü bir imza yalnızca bir borç ilişkisini değil, aynı zamanda güven ilişkisini temsil ediyor.

Kadın bakış açısı, çoğu zaman “haklı çıkmak”tan ziyade “haksızlığa uğramamak” ekseninde şekilleniyor.

UN Women’ın 2023 raporuna göre, kadınlar belge ve sözleşme konularında erkeklere kıyasla %35 daha az hukuki destek alıyor; bu da imza inkarı gibi durumlarda savunma gücünü zayıflatıyor. Dolayısıyla mesele yalnızca hukuk değil, aynı zamanda erişim adaleti meselesi.

İmza İnkarının Hukuki Güçlü ve Zayıf Yönleri

Güçlü Yanlar:

- Hukukun bireyi koruyan mekanizmalarından biridir.

- Haksız yere düzenlenen belgelerin iptalini sağlar.

- Bilimsel delil (grafoloji, mürekkep yaşı analizi vb.) ile objektiflik sağlanabilir.

Zayıf Yanlar:

- Bilirkişi raporları subjektif yorum farkları içerebilir.

- Süreç uzun ve masraflıdır (ortalama 8.000–20.000 TL bilirkişi ücreti).

- İmzanın dijital ortamda atıldığı belgelerde inceleme çok daha karmaşıktır.

Dijital imza teknolojisi bu noktada yeni bir tartışma açıyor. Elektronik İmza Kanunu’na göre e-imza inkâr edilemez niteliktedir; ancak kimlik hırsızlığı veya yetkisiz erişim gibi vakalarda bu güvence zayıflıyor. 2024’te Türkiye’de 300’den fazla “e-imza dolandırıcılığı” olayı kayıtlara geçti (Kaynak: BTK Siber Güvenlik Raporu).

Eleştirel Bir Bakış: Adalet Sistemi Ne Kadar Güvenilir?

İmza inkarı, teoride bireyi koruyan bir hak, ama pratikte çoğu zaman bürokratik bir labirente dönüşüyor.

Adli Tıp Kurumu’nun yoğunluğu nedeniyle raporlar aylarca bekliyor. Bazı mahkemelerde bilirkişiler “yüksek benzerlik” raporu verdiği halde hâkim “yeterli değil” diyerek yeni inceleme isteyebiliyor.

Bu da hem zaman hem de güven kaybına yol açıyor.

Burada asıl sorun, hukuk sisteminin “gerçek ile kanıt” arasındaki boşluğu nasıl yönettiği.

Bir imza sahte olabilir ama ispat yükü yeterince güçlü değilse, gerçek bir mağdur kaybedebilir.

Tam tersi durumda ise sahte bir iddia, masum bir insanın itibarını zedeleyebilir.

Tartışmaya Açık Sorular

- Sizce imza incelemesi, bilimsel olarak gerçekten kesin sonuç verebiliyor mu?

- E-imza sistemleri yaygınlaştıkça imza inkarı ortadan kalkar mı yoksa dijital sahtekârlık yeni bir dönem mi başlatır?

- Mahkemelerde bilirkişi raporlarına bağımlılık adil midir, yoksa hakimin takdir yetkisi mi daha önemli?

- Kadın ve erkeklerin farklı adalet arayış biçimleri, hukuk sistemine nasıl entegre edilebilir?

Sonuç: İmza, Mürekkep Değil, Güvendir

İmza inkarı bir hukuk meselesi olmaktan çok, güvenin kırılma noktasıdır.

Erkeklerin stratejik, kadınların empatik yaklaşımları bu süreçte birbirini tamamlıyor; biri hakkın korunmasını, diğeri insanın onurunu savunuyor.

Ben kendi deneyimimde şunu öğrendim: İmza sadece bir çizgi değil; sorumluluk, rıza ve kimliğin kesişimidir.

Adalet, o imzanın gerçek olup olmadığını değil, o imzayla kimlerin susturulup kimlerin korunabildiğini gösterebildiği oranda anlamlıdır.

Peki sizce, bir imzanın değeri kağıtta mı başlar, yoksa vicdanda mı?
 
Üst