Niblings ne demek ?

Umran

Global Mod
Global Mod
“Niblings” Ne Demek? Bir Aile Sohbetinden Doğan Hikâye

Bir pazar sabahıydı. Kahvaltı masasında çay buharı yükseliyor, dışarıda sonbaharın serinliği camlara dokunuyordu. Annem gazeteyi karıştırırken birden “Şu kelimeye bak, ‘niblings’ yazıyor. Ne demek bu?” diye sordu. Babam gözlüğünü indirip gazetenin köşesine baktı, sonra bana döndü. “Sen İngilizce biliyorsun, söyle bakalım kızım, ‘niblings’ ne oluyor?” dedi.

O an, ailede herkesin birbirine bakıştığı, meraklı ama eğlenceli bir sessizlik oldu. Çünkü kelime garipti; kulağa sanki “siblings” (kardeşler) ile “niece/nephew” (yeğen) karışımı gibi geliyordu.

İşte tam da o an, hikâyemiz başladı…

---

Bir Kelimenin Ardındaki Bağ: Niblings

“Niblings”, İngilizce’de hem yeğen kız (niece) hem de yeğen erkek (nephew) anlamını birlikte kapsayan bir kelimedir. Yani cinsiyet belirtmeden “yeğenlerim” demek istiyorsan, “my niblings” diyebilirsin.

Bu kelime aslında 1950’lerde dilbilimci Samuel E. Martin tarafından önerilmiş ama uzun süre unutulmuştu. Günümüzde ise toplumsal cinsiyetin daha kapsayıcı bir şekilde ifade edilmek istendiği ortamlar sayesinde yeniden popüler hale geldi.

Ama benim için “niblings” kelimesi sadece dilbilimsel bir kavram değil; aile bağlarının, iletişimin ve anlayışın küçük bir aynasıydı. Çünkü o kahvaltı masasında başlayan konuşma, ailemizin karakter farklarını ve düşünme biçimlerini bir kez daha ortaya koydu.

---

Kahvaltı Masasında Farklı Zihinler

Babam hemen çözüm odaklı bir şekilde atıldı:

“Bence bu kelime gereksiz. Zaten ‘niece’ ve ‘nephew’ var. Niye bir tane daha üretelim ki? İnsanlar işleri karmaşıklaştırmayı seviyor.”

Annem gülümsedi, çayını karıştırdı.

“Belki de insanlar artık kendilerini tanımlarken cinsiyete bağlı kalmak istemiyor, bu da bir ihtiyaçtan doğmuştur.”

Babam, gazeteyi katlayıp ciddi bir tonla ekledi:

“Yani sen diyorsun ki dil de değişmeli? Bence dil mantıkla ilerlemeli, duygularla değil.”

Annem o tatlı sabrı ve empatisiyle cevap verdi:

“Dil zaten insanın duygularıyla yaşar. İnsan değişirse, kelimeler de değişir.”

Ben ise iki taraf arasında kalmış bir gözlemci gibiydim. Babamın stratejik düşüncesiyle annemin ilişkisel yaklaşımı arasında gidip geliyordum. İkisi de haklıydı, ama “haklı olmak” bazen “anlamak”tan daha az önemliydi.

---

Stratejinin Gücü: Babamın Dünyası

Babam mühendis kökenliydi; onun için her şeyin bir planı, bir sistemi olmalıydı. Kelimeleri bile birer araç gibi görürdü. “Niblings” gibi bir kelimenin gerekliliğini sorgularken aslında dünyayı düzenli bir denkleme indirgemeye çalışıyordu.

Bir akşam sofrada bana dönüp şöyle dedi:

“Bak kızım, kelimeler tıpkı köprü gibidir. Bir anlamı bir yere taşır. Eğer fazla köprü yaparsan, yollar karışır.”

Onun bu sözleri kulağa mantıklı geliyordu ama bir yandan da dilin akışkan doğasına ters düşüyordu. Babamın dünyasında her şey netti: bir şey ya A’ydı ya B. Arası yoktu. Ama dil, insan gibi; bazen A ile B arasında sonsuz renkler taşıyordu.

---

Empatinin Dili: Annemin Dünyası

Annem öğretmendi; kelimeleri sadece anlamak için değil, hissettirmek için kullanırdı. O gün bana şöyle dedi:

“Biliyor musun, ‘niblings’ kelimesi bana çok tatlı geliyor. Çünkü içinde hem sevgi hem de eşitlik var. Kız ya da erkek demeden ‘yeğenim’ diyebilmek çok güzel.”

Annem için kelimeler köprü değil, dokunuştu. İnsanları birbirine yaklaştıran, yumuşak ama güçlü bir bağdı.

Babamın stratejisi aklı, annemin yaklaşımı ise kalbi temsil ediyordu.

İşte tam bu yüzden “niblings” kelimesi bana sadece bir kelime değil, bir denge sembolü gibi gelmeye başladı: mantığın sınırlarını aşan bir empati göstergesi.

---

Kardeşler, Yeğenler ve Nesiller Arası Dil

Bir süre sonra kuzenlerimle buluştuğumda, bu kelimeyi onlara da anlattım.

“Yani hepiniz benim niblings’im oluyorsunuz.” dedim gülerek.

En küçüğü, dokuz yaşındaki Duru hemen sordu:

“Yani sen bizim teyzemizsin ama biz kız mı erkek mi demeden ‘niblings’ mi oluyoruz?”

“Evet, tam olarak öyle.”

Duru kıkırdadı, sonra düşündü:

“Bence güzelmiş. O zaman ben de ‘my piblings’ diyebilirim, yani dayı-teyze fark etmeden.”

O anda fark ettim ki dil sadece yetişkinlerin değil, çocukların da kalbinde değişiyor. Onlar daha esnek, daha açık fikirliydi. Belki de gelecek, onların bu doğal kapsayıcılığında gizliydi.

---

Bir Forum Sohbetinde “Niblings” Tartışması

O akşam öğrendiklerimi bir dil forumunda paylaştım.

Konu başlığım şuydu: “Niblings – Dilin Değişen Kalbi.”

Yorumlar peş peşe geldi:

Bir kullanıcı yazdı:

> “Ben bu kelimeyi ilk kez duydum ama çok hoşuma gitti. Dilin insanlara alan açması önemli.”

Bir başkası ise şöyle dedi:

> “Gereksiz yenilikler... Zaten ‘niece/nephew’ yeterli. Fazlalık üretmenin anlamı yok.”

İşte o an babam ve annemin sesleri yeniden zihnimde yankılandı.

Dil, kimimiz için bir yapı, kimimiz için bir duygu. Ama her ikisi de var oldukça, dil yaşamaya devam ediyor.

---

Sonuç: “Niblings” Bizim Hikâyemiz

“Niblings” kelimesi bana şunu öğretti:

Bir kelime sadece anlam taşımıyor, aynı zamanda insanın düşünme biçimini de yansıtıyor. Erkeklerin çözüm odaklı mantığıyla kadınların empatik bakış açısı birleştiğinde, ortaya kapsayıcı ve yaratıcı bir dünya çıkıyor.

Belki de “niblings” sadece yeğenleri tanımlamak için değil, insanların birbirini anlamak için kullandığı bir metafor. Cinsiyetin, kalıpların, kuralların ötesinde bir birlik fikri.

Kısacası, “niblings” sadece dilin değil, insanın evriminin küçük ama anlamlı bir parçası.

Ve belki de hepimizin birbirine seslenirken unuttuğu bir gerçeği hatırlatıyor:

İsimler değil, anlamlar bizi birbirimize bağlıyor.
 
Üst